-
1 avuç
(bir) avuç (eine) Hand voll;-e avuç açmak um Almosen bitten A;avuç avuç reichlich;avuç dolusu in Hülle und Fülle;avuç içi kadar winzig, klitzeklein;avucunu yalamak das Nachsehen haben;avucunda tutmak in der Hand haben -
2 avuç
(hohle) Hand\avuç açmak die Hand aufmachenbir şeyi avcunun içi gibi bilmek ( fam) etw wie seine Westentasche kennenbirini avcunun içinde tutmak jdn in der Hand haben -
3 avuç dolusu
bir \avuç dolusu eine Hand voll -
4 avuç içi
-
5 avuç içi bilgisayar
inform Palm m -
6 apaz
-
7 dolu
dolu1 Hagel m;dolu yağıyor es hageltdolu2 voll (-le von D), voller …; gefüllt (mit); … in Mengen, … im Überfluss; Person beschäftigt, ausgelastet sein; Waffe geladen;su (ile) dolu şişe eine Flasche voll Wasser;dolu dolu güldü sie lachte laut auf ( oder aus ganzem Herzen);…dolusu (ganz) voll;avuç dolusu eine Hand voll;bir torba dolusu einen ganzen Sackvoll -
8 ilgeç
ilgeçten sıfat adjektivisch gebrauchte Partikel (z.B. avuç içi kadar …) -
9 hapaz
См. также в других словарях:
avuç — is., cu 1) Elin iç tarafı, apaz, hapaz 2) Elin yarı yumulmuş durumu Buğdayı avucu ile aldı. Birleşik Sözler avuç avuç avuç dolusu avuç içi bir avuç Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller avuç (veya el) açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
avuç avuç — sf. 1) Bol bol, pek çok 2) zf. Avuçlayarak Küvetteki suyu avuç avuç yüzüne çarptıktan sonra havluya el attı. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
avuç dolusu — sf. 1) Pek çok Aynı yerde avuç dolusu para harcamış, kızları şampanyaya boğmuştum. R. H. Karay 2) Bir avucun alabildiği miktar kadar … Çağatay Osmanlı Sözlük
avuç içi — is. Elin parmak dipleri ile bilek arasındaki iç bölümü Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller avuç içi kadar … Çağatay Osmanlı Sözlük
avuç içi kadar — pek küçük, dar (yer) Aynı oyunu, avuç içi kadar bir minyatürden seçilmiş bir köşecikle oynuyorlar. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
avuç (veya el) açmak — 1) dilenmek, para istemek Balo ve kokteyl partisine bir davetiye alabilmek için keselerinin ağzını açmak kifayet etmezse, avuçlarını açarlar. H. Taner 2) yardım istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir avuç — sf., cu 1) Az sayıda, çok az Bu bir avuç insandan hemen hiçbiri, bugün tanıtma alanında çalışmamaktadır. T. Halman 2) Bir avucu dolduracak kadar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir avuç toprak olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir avuç toprak olmak — ölmek O olmasaydı, sen şimdi bir avuç toprak olmuştun. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir avuç altının olacağına bir avuç toprağın olsun — altın harcanıp gider, toprak ise sürekli ürün veren, para getiren bir maldır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
cudurk — avuc, kabza … Çağatay Osmanlı Sözlük
ovuc — avuc … Çağatay Osmanlı Sözlük